Obsidyen, yanardağlardan püsküren lavların hızla soğuması ve kristalleşmeye yetecek zaman bulamadan donmasıyla oluşan volkanik kökenli doğal bir cam türüdür. Sertliği pencere camından biraz daha fazladır. Obsidyenlerin çoğu silisyum açısından zengin bileşimler oluşturur. Bileşimi standart bir yapılanma göstermez bu nedenle bir mineral olarak değil, volkanik bir kaya türü olarak kategorize edilir. Gözle görünür bir kristal yapısı yoktur. İçinde % 1’den daha az su içerir. Camsı bir parlaklığa sahip olan obsidyen, genellikle siyah renklidir. Nemrut Dağı ve Tatvan bölgesinde yeşil rengi, Rize İkizdere bölgesinde ise kırmızı rengi çıkartılmaktadır. Çoğunlukla mat görünümlü olmakla birlikte yarı saydam görünümde olanları da bulunmaktadır. Bazı obsidyenlerin içinde damarlı ya da noktalı bir yapılanma görülebilir. Bazılarında ise ‘kar tanesi’ adı verilen gerçekten de kar tanelerinin yapısına benzeyen lekeli bir yapılanma bulunur. Bu tür obsidyenler daha değerli olarak kabul edilmektedir.
Obsidyen kırıldığında konkodial yapıda kırılır ve aynı cam gibi keskin kenarlar oluşturur. Keskin kenarları moleküler inceliğe kadar ulaşabilir. Bu özelliğinden dolayı taş çağı insanları tarafından çeşitli kesici aletler yapımında kullanılmıştır. Obsidyenin insanlık tarafından keşfedilmiş ve kullanılmış ilk taşlardan biri olduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde bile obsidiyen benzer amaçlarla değerlendirildiği görülmektedir. Tıpta doktorların cerrahi aletlerden biri olan neşterin keskin ucunun yapımında obsidyen kullanılmaktadır. Taş çağı insanları obsidyenden ok uçları, mızrak uçları, baltalar, kazıyıcılar, bıçaklar ve ayna gibi günlük kullanım eşyaları yapmışlardır. Sonraki dönemlerde obsidyenin takı taşı, küçük heykeller ve süsü eşyalarının yapımında da kullanıldığını görülmektedir. Her volkanik dağda obsidyen oluşmaz. Obsidyen oluşumu için genç volkanik yapılanmalar gerekir. Ülkemiz bu bakımdan şanslıdır. Bu nedenle Anadolu, taş çağından itibaren obsidyenin vatanı gibi algılanmıştır. Taş çağında Anadolu’da çıkartılan obsidyenlerin ham ya da işlenmiş olarak ticari bir meta olduğu ve bu kanalla çok farklı ülkelere taşındığı arkeolojik araştırmalar sonucu anlaşılmıştır. Bugün Anadolu’da Kapadokya bölgesi ile Bingöl-Nemrut bölgesi’nde zengin obsidyen yatakları bulunmaktadır. Günümüzde, obsidyen daha çok yuvarlak biçimde kesilip cilalanarak takı yapımında kullanılır. Koyu homojen renkte olan obsidyenler ise çeşitli süs eşyalarının yapımında değerlendirilir.